Emzirmek anneyi kanserden koruyor!
Bebek, anne sütü emerek sağlıklı büyüyüp gelisirken annesinin meme ve yumurtalık kanseri gibi bazı ciddi hastalıklara yakalanma riskini de düşürüyor
Anne sütünün yerini doldurabilecek bir besin henüz keşfedilmedi. Pek keşfedilecek gibi de değil çünkü doğanın taklit edilemeyecek bir mucizesi! Bebeği yalnızca doyurmuyor; büyümesi, gelişmesi ve gelecekteki sağlığı için adeta sağlam temeller atıyor. Peki, emmek yalnızca bebeğe mi yararlı? Elbette değil! Emzirmek, bebek ile anne arasında adeta kazan-kazan ilişkisi yaratıyor. Bebek emerek sağlıklı büyüyüp gelişiyor, anne ise hızla toparlanıp doğum öncesi haline kavuşuyor, üstelik meme ve yumurtalık kanseri gibi bazı ciddi hastalıklara yakalanma riski de düşüyor. 1-7 Ekim Dünya Emzirme Haftası kapsamında, Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Barış Yazar, anne sütünün mucizevi etkilerini anlattı… Anne sütü öyle bir besin ki; bebeğin ilk altı ayında yaşamın en temel kaynağı olan suya bile ihtiyacı yok! Tek başına bir bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılayabildiği gibi, gelecekteki sağlıklı yaşamının temellerini atıyor. Ayrıca bebeğin ihtiyacına ve gelişimine göre evrim geçirerek kendini yenilediği için bir bebek için ‘en ideal besin’ olarak kabul ediliyor.
BEBEĞİN İLK AŞISI
Anne sütündeki protein ve mineraller, inek sütüne göre daha az olduğu için bebeğin sindirim sistemi ile böbreklerini de yormuyor. Öte yandan bebeğin bağışıklık sisteminin gelişmesinde anne sütünde bulunan bileşenler önemli rol oynuyor. Bir anlamda anne sütü bebeğin ilk aşısıdır. Anne sütü ile beslenen bebeklerde enfeksiyon hastalıkları daha az görülüyor, beyin gelişimi daha hızlı oluyor. Bebekler, ilk altı ay ‘mutlaka’, 1 yaşına kadar ‘kesinlikle’, 2 yaşına kadar ‘tercihen’ emzirilebilir. Anne sütü ile beslenmeyen çocuklarda ölüm oranları, beslenenlere göre dört-altı kat daha fazla. Ayrıca çalışmalar gösteriyor ki; mamayla beslenen çocukların obezite, bağırsak, ortakulak, üriner sistem ve üst solunum yolu enfeksiyonlarıyla egzama, astım ya da bronşit gibi alerjik hastalıklara yakalanma riski de, anne sütüyle beslenenlere göre daha yüksek. Başka bir deyişle, bir bebek dünyaya geldiğinde bağırsak florası steril bir şekilde doğuyor. Emzirmeyle birlikte anne sütündeki faydalı bakteriler, bebekteki bağırsak florasının temellerini atıyor ve ‘insan mikrobiyotası’ denilen bu bakteri yerleşimi; yaşamın ilerideki dönemlerinde obezite, diyabet otoimmün ve alerjik hastalıkların oluşumunu azaltıyor.
KEMİK ERİMESİ DAHA AZ GÖRÜLÜYOR
Emziren anneler, doğum sonrası anksiyete ve depresyona daha az yakalanıyor. Bunun nedeni ise; emzirme esnasında salgılanan hormonların anneyi daha huzurlu, sakin ve mutlu hissettirmesi. Anne sağlığına da önemli katkıları bulunan emzirmenin, doğum sonrası kanamaların azaltılmasında ve kiloların verilmesinde hızlandırıcı bir etkisi var. Emziren kadınlarda yumurtalık, rahim ve meme kanseri riskinin daha az olduğunu gösteren çalışmalar bulunuyor. Ayrıca emziren annelerde menopoz döneminde kemik erimesinin daha az olduğunu biliyoruz. Bunun yanı sıra emzirmenin; Tip 2 diyabet, romatoid artrit, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gelişimini azalttığını gösteren çalışmalar da var.
PRATİK VE BEDAVA
Emzirmek; hem hijyenik, hem çok pratik! Anne, bebeğinin ihtiyacı olan besini ‘kaynağından’ verebildiği için mikrop üremiyor, bozulma gibi bir şey söz konusu olmuyor. Pratik çünkü, anne gece-gündüz bebeğini gerektiği her an emzirebiliyor ve bunun için bir ödeme yapması da gerekmiyor. Dahası; ısıtma, soğutma, depolama, mikroptan arındırma için özel aletlere, biberon, emzik gibi araçlara ve temiz suya ihtiyaç kalmıyor.
YENİ DOĞUM YAPMIŞ ANNEYE BESLENME ÖNERİLERİ
Emziklilik döneminde toplam sıvı alımı 3 litreye çıkarılmalı; bunun 2 litresi sadece sudan, diğer 1 litresi ayran, taze sıkılmış meyve suyu, komposto gibi sıvılardan karşılanmalı.
Emziklilik dönemindeki bir anne, günde 1 yumurta ve 120-150 gr. et-balık tüketmeli.
Anne sütü üretimi kalsiyum ihtiyacını artırdığından için günde 2-3 porsiyon süt/yoğurt/ayran/kefir gibi kaynaklardan beslenilmeli.
Emziklilikte artan çinko ihtiyacını karşılamak için hayvansal kaynaklı gıdalar yanında tam buğday unu ve bulgur tüketilmeli.
Kaliteli anne sütü üretimi ve annenin vücut depolarının korunması için beslenmede yiyecek çeşitliliği olmalı ve hayvansal gıdaların yanında sebzemeyve ve tahıllar bulunmalı.
D vitamini yiyeceklerle yeterli olarak alınamayacağından emziren anneler mümkünse günün sağlık açısından uygun saatlerinde güneşlenmeli.
Kuru meyveler ve kuru yemişler yoğun enerji içerikleri yanı sıra kalsiyum ve demir de içerdiğinden gün içinde tüketilmeli.
Salam sosis gibi katkı maddesi içeren gıdaların tüketiminden kaçınılmalı.
Alkol ve sigara, demli çay ile çok şekerli gıdalar ve tatlılardan uzak durulmalı.
Annelerin şeker ihtiyaçları demir açısından da zengin olan pekmez ile karşılanmalı.
ANNE SÜTÜNÜ ARTIRAN BESİNLER
Bu besinler içeriklerinde bulunan ‘galaktogog’ bileşenleriyle hem prolaktin hormonunun uyarılmasını sağlayarak anne sütünün üretilmesine katkı sağlıyor, hem de bebekteki gaz ve uykusuzluk sorununun giderilmesinde faydalı oluyor: ısırgan, zencefil, dereotu, kimyon, adaçayı, rezene, ıhlamur, melisa ve papatya… Ancak bu besinlerin ne kadar kullanılması gerektiğinin mutlaka bir uzmana danışılması gerekiyor.